Ömer Ünsal - ONREON Sunumu - Oniki

Ömer Ünsal – ONREON Sunumu

Ömer Ünsal - ONREON Sunumu

İçindekiler

Ömer Ünsal ONREON Hakkına Konuşuyor

Sunucu: Onreon Ceo’susayın Ömer Ünsal bizimle olacak alkışlarla.

Hoş geldiniz Ömer Bey.

Oniki Sponsorluk

SPONSORLU

ÖMER ÜNSAL – ONREON / CEO: Hoş bulduk, sağ olun.

Herkese merhabalar. Kayserili Mehmet amcadan sonra Kayserili Ömer olarak sahneye çıktığım için Kaan bey’e teşekkür ediyorum. Hepiniz hoş geldiniz. Muhteşem bir gün, muhteşem bir etkinlik…

Ben sunumdan önce Oniki ekibine ve Ziya beye sunum başlamadan önce teşekkürü bir borç biliyorum kendilerine.

Onreon’la ilgili kısaca bilgiyi birazdan zaten aktaracağım. Bugün e-ticaret ve e-ihracatla ilgili “e-ticaret geçtiğimiz yıla göre şu kadar büyüdü, e-ihracat şu kadar arttı, satışlar bu kadar artıyor…” gibi bilgilere girmeyeceğim çünkü bu salonda bulunan herkesin bu oranları, e-ihracatın önemini, e-ticaretin önemini fazlasıyla bildiğini ve o yüzden burada olduğunu düşünüyorum. Birazdan aktaracağım bazı başlıklar ve bilgileri. Yaklaşık 18 yıldır ticaretin içerisinde bulunan birisi olarak ve son 3 ayda 10 binin üzerinde yapmış olduğumuz e-ticaret ve e-ihracat yapan firmalarla gerçekleştirdiğimiz telefon görüşmelerinde elde ettiğimiz başlıklar olarak sıralamayı alacağım birazdan.

E-ticaret kolaydır

E-ticaret maliyetsizdir

E-ticaret kârlıdır

Oniki Sponsorluk

SPONSORLU

Kargoya veriyorsun iş bitiyor

Fatura kesmesem de olur

Her yerden ürün bulur satarım

Bir pazar yeri bize yetiyor

Sadece pazar yerleri bana yeter

E-ticaret için bir yazılıma gerek yok

gibi bize göre doğru bilinen 2004 yılında başladığım e-ticaret serüveninde, o yıllarda belki doğruluğu olan ama bugüne geldiğimizde biraz revizyona uğrayan bilgiler olduğunu düşünüyorum.

Baştan başlayacağım, “E-ticaret kolaydır.” kısmından. Evet, kolaydı. Sadece bir pazar yeri vardı hayatımızda o da satış yaparken kolaydı. Mobilya sektöründen örnek verelim yine. Mobilya sektöründe ürün satışı yaparken ürünümü yüklediğim zaman Google’ın beni indekslemesi belki bir hafta, iki hafta ilk sayfa ve sıralarda görünmem de yine aynı kolaylıkla olabiliyordu. Bugün Google’a sadece mobilya kelimesini yazdığım zaman karşıma 50 milyon, 60 milyon, 100 milyonun üzerinde sonuç çıkıyor. Bu ne demek?

Ben e-ticarete başladığım anda, Google üzerinden ilerleyecek olursam ilk sayfa, ikinci sayfa, üçüncü sayfaya kendimi çıkartamazsam müşteriler beni bulamayacak demek. Veya bir pazar yeri vardı ama şu an Türkiye’de yerelde bile 20’nin üzerinde, 30’a yakın ismini bildiğiniz, daha bilmediğiniz arka tarafta gelen 100’e yakın e-ticaret firması pazar yeri var. Dolayısıyla bugün süreç geçmişte olduğu kadar kolay değil.

Maliyetsizdir kısmı… Sloganları hatırlayın: “Ürünlerinizi web sitenize yükleyin, milyonlarca insan sizi anında bulsun. Üç gün sonra cirolarınız bu kadar olsun. Siz uyurken bile ürünleriniz satış yapsın.” bu, bu kadar kolay değil ve maliyetsiz de değil. Maliyet tarafıyla ilgili şunu da biz görüştüğümüz birçok firmaya söylüyoruz. Ticareti sadece ürünleri web sitesine yükleyeceğiniz bir portal olarak görmeyin lütfen. Nasılsa bugün bir fiziksel mağaza açıyoruz, örnek veriyorum Kadıköy’de bir mağaza açalım. Her şeyine dikkat ediyoruz ve müşteri içeri girdiği zaman “o da olmalı, bu da olmalı, şu da olmalı…” gibi başlıkların tamamına –şimdi bunların hepsini detaylandıramıyorum- dikkat ediyorsak, online dükkanınız da aynı özeni istiyor ve maalesef benzer maliyetleri istiyor. Yoksa birçok proje daha başlamadan maalesef fail oluyor.

Kârlıdır tarafı… Türkiye’de – çok üzülüyoruz- kendi yazılımımız üzerine de binlerce firmayla çalışıyoruz şu anda. Gördüğümüz ve pazar yerleriyle de görüştüğümüz zaman elde ettiğimiz bir istatistik var, o da şu; özellikle yurt içinde satış yapan firmaların %60’a yakınının kârlılıktan haberi yok. Zarar ettiğinden haberi yok. Ya Ömer olur mu öyle şey diyebilirsiniz ama maalesef henüz daha komisyon hesabını yapamayan, kargo maliyetlerinin güncelliğini takip edemeyen, pazar yerlerinin kestiği faturaları KDV dâhil mi kesiyor, hariç mi kesiyor bilmeyen, iade süreçlerini takip etmediği için ne kadar maliyetli olduğunu bilmeyen; buyboxta birinci olacağım, kategoride birinci olacağım düşüncesi ve hırsıyla anlık fiyat ve reaksiyonları ölçmeden yapan %60’lık bir kitle var. Dolayısıyla kârlılık tarafını hepimizin bir kez daha gözden geçirmesi gerekiyor.

Kargoya veriyorsun iş bitiyor. Biraz önceki sunumları için Horoz Lojistik’e teşekkür ederiz. Birçok kargo firmasıyla da entegrasyon yapıyoruz ve gördüğümüz şu; iadeler, iade depoları diye bir bölüm var. Benim ürünü sadece kargoya vermemle iş bitmiyor. Çünkü arka taraftan müşteri talepleri üzerine bu iade işleri, bizim hem karlılık tarafında hem de operasyon tarafında maalesef bugün bizi zorlayan ana başlıklardan birisi haline geliyor.

Fatura kesmesem de olur. Ticaret Bakanlığı’nın işte yeni yasaların getirdiği bir süreçte evet binlerce müşterimiz var demiştim, bunların pek çoğu ya da birçoğu diyelim fatura kesmiyordu. “Ürünü gönderiyorum kimse bana fatura sormuyor.” diyordu. Ama bugün artık öyle değil, pazar yerlerinin müşterilerinin faturayı kesip kesmediği süreçlerinin takibi konusunda bile yeni yasal mevzuatlarda düzenlemeler geldi. Bu yüzden bu fatura umarım canımızı yakacak bir başlık olmaz. “Fatura kesmesem de olur.” tarafı bizim için önemli.

“Her yerden ürün bulur satarım.” artık B2B, B2C kavramlarından sonra biliyorsunuz D2C gündeme geldi. Bu da ‘direct to customer’ yani üreticiden satıcıya. Bu başlık bizim için şu anlamda kıymetli; evet beş sene önce her bulduğumuz ürünü internette e-ticarete koyduğumuz zaman rahatlıkla satabiliyorduk ama bugün o ürünü bulduğumuz firma, kendi bu oyunun içerisine dâhil olduğu için rekabet, hız vesaire anlamında artık kolay kolay her ürünü alıp satamaz hale geldik. Bir pazar yeri bize yetiyor.

ETBİS’in geçen sene yayınlamış olduğu bir istatistikten bahsedeceğim. Toplamda 480 birim firma e-ticaret yaptı geçtiğimiz yıl. Bir pazar yerinde ürün satan firma sayısı 380.000 olmuş. Üç pazar yerine ya da ikiye gelelim önce, iki pazar yerine birden ürün satan yani aynı anda, örnek verelim isimleri, hem Trendyol’da hem de Hepsiburada’da ürün satan firma sayısı 380.000’den bir anda 59.000’e düşüyor. Üç pazar yerini birden yöneten 28.000, beş pazar yerini birden yöneten firma sayısı ise 9.012. O yüzden buna küçük bir örnek vereceğim.

Gittigidiyor derken biliyorsunuz, malumunuz bu yerelde bir örnek olsun, Gittigidiyor kapattı. Bizim müşterilerimiz vardı, –özellikle oto yedek parça ürünü satan – “Ben sadece Gittigidiyor’da satsam bana yeter.” diyordu. Evet, Gittigidiyor gidince şimdi ne yapacağım? Ayda 500.000, 1.000.000 TL ciro yapan firma bir anda ciroları artık kalmadı zaten, diğer pazar yerlerine geçmek durumunda kaldılar.

“Sadece pazar yerleri bana yeter.” Biraz önceki verdiğim örnekte bir de globalde verelim. Biliyorsunuz Türkiye’de Aliexpress geriye adım attı. Gittigidiyor örneğini de vermiştim. Bizim burada söylediğimiz en önemli şey; markalaşmanızı muhakkak sağlamanız gerekiyor. Yani kendi web siteniz, kendi e-ticaret sitenizi muhakkak korumanız gerekiyor -küçük not- çünkü sadece pazar yerinde ürün satanlar için benim naçizane görüşüm şu; biz e-ticaret yapıyoruz, doğru ama aslında pazar yerlerinin tedarikçiliğini yapıyoruz, asıl oyun kendi web sitemizde ve kendi markalaşmamızda. Burası da bize göre önemli başlıklardan bir tanesi.

“Bir yazılıma gerek yok.” kısmı, süreye baktığım zaman bir sonraki sunum başlıklarında aktaracağım başlık olsun.

“Şimdi bunları anlattın Ömer de sen kimsin?” Böyle küçük küçük ürün resimleri göstereceğim size. 2004 yılında Trabzon’a e-ticaret yaparak sattığım ürün jeneratördü. Japonya’ya evet sadece bu görmüş olduğunuz tek bir bal yani 250-300 gramlık bal e-ihracatı –yılını hatırlamıyorum- yapmış bir isim. Kore’ye yine bir tane Nivea kremi gönderen, İsrail’e yine 500 gramlık çay, İngiltere’ye de bir tane çaydanlık satmış. 2004’den beri e-ticaretle uğraşan, hem üretim tarafında toptan ve perakende satış mağazaları, zincirleri kanalında bu sürecin içerisinde e-ticareti, B2B’yi, B2C’yi kendi işletmeleri içerisinde kurmaya çalışan birisi olarak süreçte kendi web sitelerimizi kurmaya başladık, pazar yerlerinde olmaya başladık.

Tabii ki kendi kullanmış olduğumuz ticari bir yazılım vardı. Siparişleri almaya başladıkça lojistik ve kargo firmalarını kullanmaya başladık. Ama şurası önemli; kendi ticari yazılımım bir program, web siteleri başka bir program, ekran, pazar yerleri başka bir ekran, kargo süreçlerini takip ettiğim uygulamalar başka bir ekran ve bunların hepsi ayrı ayrı süreç yönetimi gerektiren başlıklarda bizim için. Siparişlerimiz artmaya başladı, günde 50, 100, 200, 500, 1000, 2000 siparişler gelmeye başlayınca bu sefer de devreye fatura kesme –çünkü her bir siparişin bir cari kart açmak ve bir de fatura düzenleme sürecini göz önünde bulundurduğumuz zaman otomatik hızlı fatura kesme- uygulamaları için ayrı bir uygulama kullanmaya başladık.

Raporlamadır, CRM’dir, WMS depo süreçleridir, perakende mağazalarımızdaki hızlı satış uygulamalarıdır, fiziksel satışlardır veya geçtik en önemlisi “Pazar yerlerinde satış yapıyorum ama ben komisyon, kargo, iadelerde faturalardan emin miyim?” veya “Pazar yeri benim adıma bir indirim yaptı müşterime, o indirime bana tamamen geri dönüş yaptı mı, mahsup etti mi?” gibi başlıkların tamamını ayrı ayrı uygulamalarda veya bir kısmını çözemezken biz dedik ki “Artık taşın altına elimizi koyalım ve ONREON markasını çıkartalım.”.

ONREON’un hikayesi şu; bu biraz önceki saydığım uygulamaların tamamını, yani pazar yeri entegrasyonu, kargo entegrasyonu, e-ihracat entegrasyonu gibi entegrasyon başlıklarının yanında, kendi içerisinde ön muhasebe uygulaması olan, kendi içerisinde CNN uygulaması olan, kendi içerisinde hızlı satış ekranları olan aslında uçtan uca yani 360 derece e-ticaret yapan işletmelerin ihtiyaçlarını görmek adına çıkarmış olduğumuz bir uygulama. Evet, bunun üzerine biz diyoruz ki “E-ticaret artık bir miktar daha kolay. Çünkü süreçleri bizimle beraber daha kolay takip edebilir hale geliyorsunuz .”

“E-ticaret karlıdır.” tarafını şöyle destekliyoruz; küçük bir uygulama örneğinden bahsedelim, ben Hepsiburada’ya yüz liralık bir ürünü koyduğum, satma kararı aldığım anda ekranımda aynı anda o ürüne ait ödeyeceğim komisyonun –KDV dâhili hariç- hepsini gösteriyoruz. Kargo fatura ücretini veya varsa hizmet bedelini siz “Yüz lira ben yazdım.” dediğiniz andan itibaren evet bunu bu fiyata satarsanız şu kadar brütte, nette -eğer ERP tarafı yani ön muhasebe tarafını da bizim üzerimizden kullanıyorsanız – kârlılığınızı aynı anda görebilir hale gelebiliyorsunuz.

Kargo süreçleri ile ilgili olarak da bugün yaklaşık 10’un üzerinde lojistik ve kargo firmasıyla entegrasyon yapıyoruz. İade gelen ürünlerinizin takibi kargoda şu anda nerede olduğunu, sipariş geldi ama MNG Kargo ile değil de acil karar değiştirdim; bunu Aras Kargo’ya vereceğim gibi tüm süreçleri yönetebildiğiniz ekranlarımızı kullanabiliyorsunuz. Fatura ile ilgili, ister tek tek ister toplu olarak yüz sipariş geldi, cari kartı otomatik açılmış, faturaları otomatik tasarlanmış ve sadece tek yapmanız gereken “Ben faturayı kesmek istiyorum.” dediğinizde yüz faturayı birkaç saniye ve operasyon olarak da dakika içerisinde kesebiliyorsunuz.

Bir pazar yeri bize yetiyor, yetmiyor artık –biraz önce söylemiştim zaten- ekranlarda istediğiniz pazar yerini, bağladığınız pazar yerini seçerek hızlı bir şekilde ürünlerinizi tüm dünyaya ve yereldeki tüm pazar yerlerine açabiliyorsunuz.

Kesinti kontrol –biraz önceki söylediğim başlıktı- bir uygulamamız var. O uygulama sayesinde geçmiş bir yıl boyunca pazar yerlerinde yapmış olduğunuz hesapların en ince detayına kadar analizlerini yapabiliyoruz.

Ziya bey etkinlik öncesi “Bir jest yapacağız.” demişti. “Katılımcılarımıza %40 indirim yapıyoruz “ deyince biz de “Elimiz boş gelmeyelim.” dedik. Uygulamada QR kod okutabilirsiniz veya standımız zaten dışarıda, kapının giriş tarafında, orada ilgili arkadaşlarım var. Bugün bu etkinliğe katılan herkese ekstra %40 indirim olarak da bir tanımlamamız var.

Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Hepinizin ayağına sağlık, tekrar görüşmek üzere…

Oniki Sponsorluk

SPONSORLU

Heyecan verici etkinlikleri kaçırmayın!

Sınırlı katılıma sahip etkinlik duyurularından ve güncel gelişmelerden haberdar olmak için hemen bültenimize abone olun.

mobile-header-alani

Sponsorluk Teklifi

Teklif detayları e-posta adresinize gönderilecektir.

Error: Contact form not found.

Error: Contact form not found.