Katma Değer Vergisi (KDV), nihai tüketici tarafından mâl veya hizmetin üretimi, dağıtımı ve satıcı sürecinde eklenen dolaylı bir vergiye denir. İşletme sahibi tarafından da devlete ödenir. Mâl, ürün veya hizmete göre işletme sahibinin veya devletin talep ettiği KDV oranları değişiklik gösterir.
KDV Nedir Kısaca?
KDV, Katma Değer Vergisi kelimesinin kısaltmalarından oluşmuş olup ürün veya hizmetlerin üretiminden tüketimine kadar ki süreçte eklenen tüketici tarafından yüzde 1 ila yüzde 20 oranlarında ödenen dolaylı bir vergi türüdür. Dolaşımda olan ürün veya hizmetlerin nihai tüketiciyle buluşana kadar ki süreçte katma değer vergilendirmesi olarak uygulanır.
+KDV’de bir ürün veya hizmetin üretimi, dağıtımı ve tüketimine kadar geçen süreçte nihai tüketici tarafından normal fiyatın üzerine eklenen vergi demektir. Ürünün vergisiz fiyatı belirtilir ve +KDV olarak dolaylı vergi eklenir.
KDV’nin mantığı, devletin üreticiden aldığı bir vergi türüdür ancak üretici yüzde 1, yüzde 10 ve yüzde 20 olmak üzere üç farklı oranda nihai tüketiciye bedel olarak yansıtır. KDV’nin yansıtıldığı taraf üreticidir ancak üretici de nihai tüketiciye yansıtır ve ödeyen taraf sadece tüketicidir.
KDV Ne İşe Yarar?
KDV, devletlerin mali kaynak sağlama, tüketimi düzenleme, ticareti destekleme, kayıt ve izleme yapma, gelir dağılımını etkileme ve ekonomik büyümeyi teşvik etme gibi çeşitli ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşmalarına yardımcı olan bir vergi türüdür. Bu nedenle, bir ülkenin ekonomik politikalarının önemli bir bileşeni olarak kabul edilir.
Katma Değer Vergisi (KDV) temelde ne işe yarar?
- Devletin dolaylı vergiler kısmında hazinesine finansman sağlar.
- Tüketimi düzenlemekle görevlidir.
- İhracatı teşvik etmek için uygulanır.
- İşletmelerin kayıt tutmalarını ve vergi mükellefiyetlerini yerine getirmelerini teşvik eder.
- Tüketim temelli bir vergi olduğu için yüksek gelirli kişilerin daha fazla vergi ödemesini sağlar.
- Yatırımı ve işletme giderlerini azaltarak işletmelere teşvik sunar.
KDV veya diğer bir tabirle Katma Değer Vergisi, kısaca üretim ve tüketim dengesinin ayakta kalmasına yarar. Ekonomik faaliyetlerden elde edilen gelirden vergi alındığı için devlet bütçesine katkı sağlar.
KDV Nasıl Hesaplanır?
KDV, bir ürün veya hizmet bedelinin dolaylı bir vergi olan KDV oranıyla çarpılması yoluyla hesaplanır. Yüzde 20 KDV ile vergilendirilen 3.250 TL değerindeki bir akıllı telefon için KDV miktarı normal fiyatıyla yüzde 20 KDV oranı çarpılır. Elde edilen sonuç, ürün fiyatına eklenir ve nihai tüketiciye yansıtılır. Neredeyse tüm ürünlerin normal fiyatının üzerine KDV eklenmiş halde etiketlenmektedir.
KDV hesaplamasının bir örneği.
- 3.250 TL * 0.20 = 650 TL
- KDV miktarı 650 TL.
Yüzde 1, yüzde 10 ve yüzde 20 olarak üç farklı şekilde değişen ürün skalasında yansıtılan KDV, her kategoride aynı şekilde hesaplanmaktadır. Türkiye’de normal fiyatlar, KDV yansıtılmış şekilde verilirken bazı markalar KDV’yi daha sonradan ekler. Ancak KDV uygulanan her üründe ya fiyatın içerisinde ya da sonradan eklenmek üzere KDV bulunur.
KDV Neden Ödenir?
Devletlerin gelir elde etmeleri, tüketimi düzenlemeleri, gelir dağılımını etkilemeleri, ekonomik büyümeyi teşvik etmeleri ve ekonomik faaliyetleri izlemeleri amacıyla KDV ödenir. Ekonoyi kontrol etme amacıyla da toplanan katma değer vergileri, politika aracı olarak sıklıkla tercih edilir. Ekonominin sağlığını ve istikrarını desteklemek amacıyla değişen oranlarda fiyatlara yansıtılır.
KDV;
- Hazine gelirini artırma,
- Tüketimi düzenleme,
- Gelir dağılımını etkileme,
- Ekonomik büyümeyi teşvik etme,
- İşletmeleri kontrol etme ve düzenleme amacıyla ödenir.
İşletmeler ve tüketiciler tarafından ödenen bu vergi, kamu harcamalarını finanse etmek için kaynak sağlar. Bu kaynaklar, eğitim, sağlık, altyapı, güvenlik gibi kamu hizmetlerinin sunulmasına katkıda bulunur. Vergi oranları ve muafiyetler, belirli ürünlerin veya hizmetlerin tüketimini artırma veya azaltma amacıyla ayarlanabilir.
Tüketim temelli bir vergi olduğu için genellikle yüksek gelirli kişiler daha fazla KDV; düşük gelirli kişiler genellikle daha az tüketim yaparlar ve dolayısıyla daha az KDV öderler. Gelir dağılımına göre ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve kontrol etmek amacıyla KDV istenir ve ödenir.
KDV’yi Türkiye’ye Kim Getirdi?
KDV’yi Türk siyasi hayatının en renkli simalarından olan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal getirdi. Vergi konusunda özel çalışmalar yaptıran Özal, 1 Ocak 1985 tarihinde yürürlüğe giren 3065 sayılı Kanun ile KDV uygulamasını başlattı. Türkiye’de uygulanan vergiler konusunda bir reform olarak görülen KDV, 8 farklı dolaylı vergi yerine ithalattan imalata kadar tüketiciye uygulanan alanlara özel olarak getirildi.
Başlangıçta, temel gıda maddelerine sıfır KDV oranı ve genel KDV oranı olarak %10 olmak üzere iki ayrı oranla KDV uygulamasına geçilmişti. Bir yıl sonra, indirimli oranlar %0, %1 ve %5 olarak olmak üzere üçe çıkarıldı. 1988 yılında, genel KDV oranı %12’ye yükseltildi ve indirimli oranlar arasına %8 oranı da eklenerek ilk kez %15’lik oran uygulamasına başlandı.
Zaman içinde genel oran %11, %12, %15 ve %17 olarak değişiklik gösterdikten sonra, 15 Mayıs 2001 tarihinde bugünkü %18 oranına yükseltildi. Günümüzde ise yüzde 1 ila yüzde 20 arasında uygulanırken sıklıkla ürünlere yüzde 20 oranında KDV yansıtılmaktadır.
KDV’den Önce Ne Vardı?
Turgut Özal tarafından getirilen KDV’den önce muamele vergisi, istihlak vergisi ve gider vergileri gibi toplamda karmaşık olarak alınan 10 farklı vergi bulunmaktaydı. Özal ile birlikte gelir üzerinden alınan dolaylı veya dolaysız vergiler, günün şartlarına ve Avrupa Birliği ile uyum kapsamında reforma tabi tutulmuştur. Böylece tüm vergiler tek bir çatı altında toplanmaya çalışılmıştır.
ÖTV’de, KDV’den sonra çıkarılan Avrupa Birliği uyum yasaları kapsamındaki vergilerden bir tanesidir. KDV, birçok verginin toplanma veya dağılma biçimini de değiştirmiştir. Daha sonra çıkarılan vergiler, dağınık ve karışık görüntüden uzak olmuştur. Türkiye’de vergi gelirlerinin yaklaşık üçte birini oluşturan KDV, ÖTV’den sonra en büyük finansman kaynağı olarak görünmektedir.