25 Eylül 2025’te Gaziantep’te düzenlenen Oniki E-İhracat Zirvesi, e-ticaret ve e-ihracat dünyasının önemli isimlerini ve vizyoner fikirleri buluşturdu.
Sahnenin en enerjik sunumlarından birini, Gaziantep merkezli yaratıcı ajans Taaf Medya’nın Ortağı ve Proje Yöneticisi Beste Özmimar gerçekleştirdi.
Özmimar, Gibi dizisinde yer alan “Sürece gel!” çağrısını merkeze alarak, markaların sıklıkla düştüğü “sonuç odaklılık tuzağına” dikkat çekti ve pazarlamanın aslında bir süreç yönetimi sanatı olduğunu vurguladı.
SPONSORLU
Pazarlamada Temel Yanılgı
Özmimar, sunumuna e-ticaret ve e-ihracat yapan birçok firmanın temel yanılgısını ortaya koyarak başladı: “Ürün hazır ama satış yok!” veya “Satışlar hayal ettiğimiz gibi gitmiyor!”.
Ona göre bu durumun temel sebebi, pazarlama ile satışı karıştırmak ve sadece sonuca, yani satış rakamlarına odaklanmaktı. Özmimar’ın altını çizdiği kritik ayrım şuydu: “Pazarlama bir süreçtir, satış ise pazarlamanın doğal sonucudur.”.
Bu bakış açısı, “Ürünüm çok kaliteli, neden satmıyor?” sorusuna da cevap veriyordu. Özmimar, ürün kalitesinin tek başına yeterli olmadığını, özellikle sizi hiç denememiş bir son kullanıcı için kalitenin tek başına bir anlam ifade etmediğini belirtti.
Asıl önemli olanın, ürünün etrafında şekillendirilen hikaye, algı, yatırım ve en önemlisi pazarlama süreci olduğunu vurguladı.
Pazarlamada Öne Çıkaran Unsurlar
Peki, binlerce rakibin olduğu bir pazarda bu süreç nasıl işleyecek? Özmimar, Sabiha Gökçen örneğiyle çarpıcı bir noktaya değindi: Herkes ilk Türk kadın pilotu bilirken, ikincisini bilen çok azdır.
Çünkü domine edilmiş kategorilere girmek zordur. Çözüm nedir? Ya kendinize yeni bir kategori yaratacaksınız ya da mevcut pazara yaratıcı bir fikirle girip rolleri değiştireceksiniz.
SPONSORLU
Bunun için her markanın kendine sorması gereken temel sorunun “Beni farklılaştıran unsur ne?” olduğunu belirten Özmimar, bu farklılığın ürünün kendisinden çok, pazarlama sürecinde yaratılan algıda yattığını ifade etti.
Organik Büyüme ve Kullanıcı Üretimli İçerik (UGC)
Özellikle KOBİ’ler ve startuplar için pazarlama bütçelerinin kısıtlı olabileceğini kabul eden Özmimar, yaratıcılığın bu engeli aşabileceğini savundu. Bir markanın buz kalıpları içine dondurulmuş çikolata reklamından bahsederek Kullanıcı Üretimli İçerik (User Generated Content – UGC) kavramına bir örnek sundu.
Bu tür “gerilla marketing” taktikleriyle, markanın kendisi yerine kullanıcıların içeriği ürettiği ve viral etkiyle yaydığı organik büyümenin mümkün olduğunu gösterdi. Bu, düşük bütçeyle yüksek etki yaratmanın ve kullanıcıları markanın pazarlamacılarına dönüştürmenin bir yoluydu.
Güçlü İçerik Yaratmanın Formülü
Özmimar, etkili ve organik olarak yayılacak içerik üretmenin basit ama güçlü bir formülünü paylaştı:
- İlk 3 Saniyede Dikkat Çek: İçeriğin kaderi bu ilk saniyelerde belirlenir.
- Duygusal Bağ Kur: İzleyiciyle rasyonel değil, duygusal bir köprü oluşturun.
- Paylaşılmasını Sağla: İçeriği izleyenin bir başkasıyla paylaşmak istemesini sağlayın.
Bu noktada Özmimar, her içerik üreticisinin kendine sorması gereken kritik soruyu vurguladı: “Kim bu içeriği bir başkasıyla paylaşır?”. Eğer bu sorunun cevabı yoksa, o içeriğe pazarlama yatırımı yapmanın anlamsız olduğunu belirtti.
Taaf Medya’dan Yaratıcılık Örnekleri
Sunumunda Taaf Medya’nın kendi işlerinden örnekler de veren Özmimar (bir otel için deneyime odaklanan video, halıları manken üzerinde sergileyen sıra dışı konsept), bu prensiplerin pratikte nasıl işlediğini gösterdi.
Bu örnekler, pazarlamanın sadece ürün özelliklerini sıralamak olmadığını; deneyim yaratmak, duygulara hitap etmek ve beklenmeyeni yaparak dikkat çekmek olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
Beste Özmimar, sunumunu güçlü bir mesajla tamamladı: “Markalarınıza aşık olmayın, markalarınızı pazarlamaya aşık olun! Çünkü sizi kurtaracak olan şey bu.”
SPONSORLU
Oniki 
